4 Haziran 2018 Pazartesi

Tamamı Taslak


Bu yazı bir taslak. Daha sonra düzeltilmeyecek bir taslak. Ben zaten en çok taslakları sevdim. Çünkü taslaklar kalpten ilk çıkanlardı.


Sonunda bir bloğum olduğunu hatırladım. Yok yok hiç unutmamıştım.



Neden ara verdim? Rutin haline getirdiğim bazı işlere zaman zaman ara vermenin bana iyi geldiğini hissediyorum. Şu üç günlük dünyada hangi iş sürekliliği hak eder? Azmimi hak edecek işler!




Yazmak kendime doğru uzayıp giden bir yol 
-eh be rufeyde! felsefe yapmayacaktın hani güzelim-.
 Bu yoldan hiç çıkmadım. Çıkmaya da niyetim yok.


01:48 Uzun da geceler dedi Orhan abi. Zaman iki keklik geçiyor.


Mart ayının sonuydu. Rutinleştiğim ne varsa birebir düştüler. Onlar düştükçe bazen hafifliyor gibi hissettim bazen de onların bana bir yük olmadığının farkına vardım.


Film izledim. Birikmiş dergilerimi okudum. Ayrılacağım insanlara zaman ayırdım. Onlara verebileceğim en büyük hediye buydu.Toplandım ve ulu şehirden şirin şehre göç ettim. Evet hayat bu kadar basitti. 


Uzun yazamıyorum. Kısa ama öz yazmaya çalışıyorum. Onu da beceremiyorum. 


Her şeyi başarmaya dair bir istek yok içimde. 
İçimde olmam gereken bir insan var. 
5 yıl önce hayal dahi etmediğim bir insana dönüşüm var içimde. 


Olmak istediğim şeyler var. Beni en çok mutlu eden olmaya çalıştığım şeye doğru yürüyor olmam. 
Sadece yürüyenler için var olan bir yolda yürüyorum.


Yine rutin bir şekilde yazacak mıyım sizce? Bu konuyu hala kendimle tartışıyorum. 


Tatil denen illeti müteharrik bir zaman diliminin içine sığmaya çalışıyorum.
 Belki salaş yazılar yazarım; bir dizi üç beş film bir kaç kitap bir kaç cümle ve bir fotoğraf...



Bu yazıyı bir instagram postu altına da yazabilirdim bir facebook gönderisine de yazabilirdim.
Ama yazmadım. Çünkü Hacel obası çok güzel bir türküydü.
 O türküyü dinlerken yapılabilecek en güzel şey blog yazmaktı.
Hacel obaları ve bloglar candır.


Ama sahuru da kaçırmak istemiyorum. Ramazan Kareem!

dipnot*HACEL OBASI NEDİR?

Tebessümle söylenen türküdür; sevginin, doğallığın, mütevazılığın, türkünün içine işleyen güzelliğin daha bir güzel yüreğinize akması muhtemel eserdir.

 Ayşegül'den, Erdal Güney'den dinlemesi hoştur. Harabat Trio'da farklı yorumla söylemiş.














8 yorum:

  1. Yeni yazıları merakla bekliyorum :)

    YanıtlaSil
  2. tam bir her telden, içimden geldiği gibi ne düşünüyorsam onu kaleme döküyorum yazısı olmuş.. ben sevdim.

    YanıtlaSil
  3. Olmam gereken,olmam istenen ve olmak istediğim o kadar farklı ki..Okurken bu geldi aklıma benim..

    YanıtlaSil
  4. Merhaba, sizin gibi kaliteli içerik üreten bir yazarı blog yazarlarının sosyal paylaşım ve buluşma noktasında görmek isteriz. Böylelikle içeriklerinizi diğer blog yazarlarına tanıtabilir ve diğer blog yazarlarıyla kolaylıkla iletişim kurabilirsiniz. İyi çalışmalar. http://blogworld.com.tr.ht/

    YanıtlaSil
  5. hemen ilgileniyorum :) teşekkür ederim

    YanıtlaSil