28 Ocak 2018 Pazar

Ocak ayında kemirdiğim kitaplar




Merhabalaaar! 

Artık okuduğum kitapların yorumlarını aylık olarak yapmaya karar verdim. Hakkında yazılacak çok şey olan kitaplar hariç genel olarak aylık değerlendirmeler yapmak daha mantıklı geldi. İnşallah sizlerinde hoşuna gider.
2018'de oluşturduğum zincirlerden biri her hafta en az bir kitap bitirmek. Çok şükür şimdiye kadar zincirim de bir eksiklik olmadı.
Şimdi sırasıyla kitap yorumlarına geçelim:

Kısa Osmanlı Tarihi/Yılmaz Öztuna

Her sene tarih hafızamı tazelemek için bir İslam tarihi bir Osmanlı tarihi bir Avrupa tarihi bir de Yakın tarihten kült eserler okumak istiyorum.
Bu sene Osmanlı Tarihinden çok kıymetli Yılmaz Öztuna'nın Kısa Osmanlı Tarihini seçtim.
Kitabın kategorilere göre sınıflandırılması öz ama akılda kalıcı aynı zamanda da farklı bilgilerle de donatılmasını çok sevdim. 
Benim tarihte en çok dikkatimi çeken savaşlar hakkında fazla detay yoktu. Onun yerine daha genel bilgiler vardı.
Kitaplardan bir kaç alıntı:
''Hemen tevzi edilmeyen adalet adaletsizliktir.''
''Bir milletin kaderi bin yılda teşekkül eder.''

Çıkarımcılar buraya!

İnsanların konuşmasından, konuşurken farkında olmadan yaptıkları hareketlerden çıkarım yapmaya ve bunları bilimsel olarak da kaynaklandırmaya bayılırım.
Sanırım biraz Sherlock'çuluk var.
Ahmet Şerif İzgören alanında isim yapmış, çok değerli bir insan.
Bu kitabı da iş hayatında ve günlük hayatımızda vücudumuzun konuşmalarına dair çok değerli bilgilerle donatmış.
Bu tarz kitaplar, diziler ve filmler benim çok ilgi çekiyor. Mesela; Lie to me.
Onunla ilgili de yazacağım inşallah.
Kitaptan alıntıladıklarım:
''Bilgi ışık gibidir, sızacak bir yer bulur ve içeri girer.''
''İnsanlar sizi giysilerinizle karşılar, düşüncelerinizle uğurlar. Ama düşüncelerinize giysileriniz değer katar(?).''
''Belleğinizi doldurmaya çalışmayın, zihninizi geliştirin.''




Sevgili Zehra ve Nabizade Nazım

Edebiyatta eskiyi bilim de yeniyi tercih etmek hoşuma gidiyor. Zehra da bu tercihimin sonucu.
Sadeleştirilmemiş basımını özellikle tercih ettim ki bana sözlük açtırsın.
İçinde bu ne demek diyerek altını çizdiğim, google'ladığım bir çok kelime vardı. 
Size sözlük açtırmayan, altını çizmenize izin vermeyen kitaplar ne bileyim biraz şey değil mi?
Şey işte; tamamlanmamış.
Zehra tam bir eserdi, vesselam.




Gavurca mı???

Kim gördüyse elimde ' bakayım bi' diyerek yaklaştığı kitap. Hacmi küçük içeriği büyük anlamlar taşıyan.
Sevgili Ertuğrul Fındık abimizin bir siteminden doğan bir kitap.
Bu ayın kitabı idi diyebilirim. 
Kitaptan alıntıladıklarım:
''Varsın gavurlar anlam veremesinler, biz kendimizden çok başkasını düşünmeliyiz.''
''İnanılmaz şeyler yok bizim lugatımızda, bilinçli olarak inanmadığımız şeyler var. Onların dışındakiler ise kün feyekün...'' 





Ayın son ve en hafif kitabı; Seyir Defteri/Süleyman Çelik.

Bursa'dan Kırşehir'e yolculuk ederken okumak için yanıma aldığım, iyi ki yol için bir şiir kitabını hem de Seyir Defteri'ni tercih etmişim dediğim kitap.
Şiir kitapları en az tercih ettiğim kitap kategorisi olsa da ayda bir, iki ayda bir okuyorum. Onların arasında bana beni okutturan ince kitaplara tesadüf ediyorum.





Evvet, bu aylık bu kadar. Bakalım önümüzdeki ay hangi kitapların satırları misafir edecek beni.
Kalın sağlıcakla...




21 Ocak 2018 Pazar

Kanat Taşımak










Bir güvercin kanatlarını yüreğinde taşımak; hislerini zirvelere taşırken yüreğini uçurabilmektir semaya.
Yükseldiğinde kainata kuş bakışı bakıp netliği yakalamak. 
kuş bakışındaki netlik. ayrıntılar da boğulmamanın verdiği o engin alan derinliği. 





bir güvercin kanatlarını yüreğinde taşımak; anılarındaki ve anlardaki hüzünlerden burkulsa da bileği kanatlarını açabilmektir yarınlara umutla.
her kanat çırpışının bir başkasına; belki bir balığa, belki bir çiceğe belki de bir insana umut hissinin içindeki rüzgarı taşıdığını bilmelidir.
kanat açmak umut etmektir, her kanat çırpış umutlarını dağıtıp çoğaltmaktır.





bazen kanatlarının ağırlığından eğilse de sırtı, sevmektir her şeyiyle kendini; eğik sırtını, titrek ellerini ve bütün tonlarıyla sesini. 
kendi sesini sevmedikten sonra hangi müziği severse sevsin hep eksik kalır kulağı. 
öz sesinden uzakta, gurbette kalır; kendi sesini sevemeyen.





acılarını kanatlarının altına saklayıp süzülürken o mavi gökyüzünde, bulutları ağlatmaktır; güvercin kanatlarını yüreğinde taşımak. Bulutlar ağlar, rahmet olur; aşağı da 'bir kuş olsam uçsam' diye umut eden her yürek taşıyıcısına.
  
bir güvercinin kanatlarına ev sahipliği yapan yürekler ne mutludur. taşıdığı kadar var olan, var olduğu kadar mutlu olan. tatlı mutluluk. 




mutlu olduğu kadar mı daha fazla mı daha az mı, ölçülmez ama bir güvercinin kanatlarını taşırken hüzün de taşır gözlerinde.
hüzün arkadaştır, hüzün rahmetten bir parçadır. rahmet hüzün içerir. hüzün neden hor görülür oldu? neden hüzünlü insanlara acır bakışlar atıldı? 
Oysa vakur bir duruşun altında asıl vatanından uzaklığın verdiği hüzün gizli değil miydi? 
Biraz hüzün bize ne çok yakışırdı. 



Bu yüzden bir güvercin kanatlarını taşıyan her yürek bilir ki acı, sevinç, hüzün, mutluluk ne varsa hissiyattan sadece uçurmalıdır, düşürmemelidir; taşımasını bilmelidir. duyguları taşımak. duygularını düşürmemek. 
bayım! duygunuz düşmüş. buyrunuz.
hanımefendiciğim! bu duygu pek yakıştı size, açtı sizi, hem göz renkleriniz nasıl da parladı öyle birden, buyrunuz duygunuz.




bir güvercin kanatlarını yüreğinde taşıyan hazır duygu kullanmaz. her gök ülkesinden bir duygu alır, her gök şehri bir duygu fısıldar. renk renk duyguları olur. bazıları paramparça olsa da tenezzül etmez hazıra, hazıra konmaz o yürek. kendi duygusunu kendi pişirir evvelAllah.

...






14 Ocak 2018 Pazar

Burda bir müze var!





ORDA BİR MÜZE VAR UZAKTA 
Orda bir müze var, uzakta, 
O müze bizim müzemizdir.
 Gezmesek de, tozmasak da 
O müze bizim müzemizdir.

 Orda bir lahit var, uzakta, 
O lahit bizim lahitimizdir.
Yatmasak da, kalkmasak da 
O lahit bizim lahitimizdir.

 Orda bir ses var, uzakta, 
O ses bizim sesimizdir. 
Duymasak da, tınmasak da 
O ses bizim sesimizdir.

 Orda bir tümülüs var, uzakta, 
O tümülüs bizim tümülüsmüzdür.
İnmesek de, çıkmasak da
 O tümülüs bizim tümülüsdür.

 Orda bir blog var, yakında,
O blog bizim bloğumuzdur. 
Yorum yapsak da yapmasak da
O blog bizim bloğumuzdur.
  
  Ahmet Kutsi TECER 'in Orda Bir Köy şiirine An Biriktiricisi tarafından yapılmış naziredir.







Naziremden de anlaşılacağı üzere bu hafta Bursa Arkeoloji Müzesi hakkında bir yazı yazdım.
Arkadaşımla Kültür parkını gezerken tevafuken karşımıza çıkan bu müzeyi çok sevdik. 
Giriş fiyatı 5 lira olduğundan rahatça girdik 😊





Bursa Arkeoloji Müzesi, Türkiye’nin ilk arkeoloji müzelerinden bir tanesi. 1972 yılına kadar Bursa Erkek Lisesi'nde sergilenen eserler 1972'den sonra Kültürparkın içndeki yeni binaya taşınmış.

Müzede; Milattan önce 15 milyon yıl öncesi fosil kalıntıları, Bizans’ın son dönemlerine ait Bithynia ve Mysia bölgelerinde bulunmuş eserler ve Anadolu’nun diğer kültürlerine ait birçok eser bulunmaktadır.





Bu eserlernden özellikle insan yaşamına ait olanlar benim çok dikkatimi çekti. Mesela yukardaki fotoğrafta dikiş iğneleri var. 


Bu fotoğrafta da iğne, iplik ve makarayı görüyoruz. Ne kadar ileri ne kadar geri gidersek gidelim bazı şeyler asla kaybolmuyor.



Çok çeşitli su kapları, sürahiler vardı. Su taşımalı yapıldığında bu alanda farklı eserler görmek daha kolay. Sadece ihtiyaç odaklı yapılanlar değil estetik olarak da ince ince düşünüp yapmış oldukları kaplar çok ilginç.



Müzedeki en eski aletlerden biri. Avcı rolüne geçen insanoğlunun ilk kullandığı aletlerden. Taşın şekli, ucuna ek bir taş -sanırım keskinliği artırmak için- taşı ip gibi bir şeyle bağlamaları; çok düşündürücü.









Rivayet odur ki ölenin ardından ağlayanlar gözyaşlarını şişelere doldurur ve ölüyle beraber gömerlermiş. Bu, ölünün ardından gösterilen bir tür vefa ritüeliymiş. Gözyaşlarının doldurulduğu şişelere gözyaşı şişesi denirmiş. Bu şişelerin sembolik olduğu ve çoğu kez mezarda yatanı çeşitli açılardan tasvir ettiği de söylenir. Bu şişelerin hakikatinin tam olarak ne olduğu kaynak yetersizliğinden bilinmiyor.







Lahitlerden çıkartılan mezarlar çok ürkütücüydü. Ölüm gerçeği bu kadar çıplak ilk defa çarpıldı yüzüme.






Bir lahit, bir müze bir de ölüm...




Üst katta sadece paralara ait olan bir kısım vardı.
Sikke basan uygarlıkların başında Lidya var, Grek ve Pers uygarlıkları da onları takip etmiş. 
Bütün bu sikkeler devletin özerklik alameti olarak, devlet namına basılmış.






Müzenin en ilginç, en korkunç ve bir  kadar da muhteşem olan yeri şüphe yok ki Üç Pınar Tümülüsü Araba Buluntuları Salonu.
 1988 Yılında Bursa ve Balıkesir Müzesi ortaklığıyla gerçekleştirilen kurtarma kazısında ortaya çıkan M.Ö. 6.yüzyıla tarihlenen Akhamenidler Dönemine ait Tümülüs aslına uygun, içindeki buluntularla birlikte sergileniyor.
 Tekerlek parçaları ve at koşum takımlarından oluşan buluntular mezar odasının girişi önünde bulunmuş. 




Ben ilk girince mezara kadar giremeden geri döndüm. Flaş açmak da yasaktı.
Arkadaşım giremedi.
Ben ikinci denemem de mezar odasının kapısına kadar yaklaşık bir iki poz alabildim. 😁




Saatin hiç farkına varmadan gezdiğimiz bu müzeye ben bayıldım. Yaklaşık iki saat gezdik -arka bahçeye girmeden- . 
Soğuk, yağmurlu, daha göremesek de karlı günlerde nereye gitsek, ne yapsak sorunsalımıza tek çözüm sinema-avm değil.
Müzeler, müzelerimiz bizi bekliyor.
👋

 Bir sonraki yazı da buluşmak üzere.
Güzel Günler 🌷




7 Ocak 2018 Pazar

'Comedy' Community



zamanında kıyıda köşede oturmuş ama keşfedenlerin dilinden düşmemiş de bir dizi, huzurlarınızda Community.




Ama önce çayımızı içelim 😋 
Geçen sene üniversiteye hazırlanıyordum. Mezuna kalmamış olmama rağmen açıktan lise okuduğum için okul beni meşgul etmiyordu. Sınava hazırlanmaktan arta kalan vaktimi birçok şey ile doldurarak değerlendirme fırsatım oldu. 
Bunlardan biri de yabancı dizilerdi. Sürelerinin kısa olması, senaryo ve görüntü kaliteleri gibi falanca sebeplerden ötürü ,bir Türk dizisi hariç, tercihim hep yabancı dizilerden yana oldu.
Bunlardan biri idi:




Konusu şu: 

Jeff Winger, işini yapmakla meşgul bir avukattır. Fakat bir gün, -sahte- avukatlık lisansının iptal edildiğini öğrenir ve -gerçek- lisansını  almak için yolu Greendale Vakıf Koleji‘ne düşer. 
Dizinin baş kahramanlarını oluşturan, Jeff’in de içinde bulunduğu, çok zıt karakterlere sahip bir kaç öğrenci, şans eseri de olsa aynı kulüpte bir araya gelerek -başta abes bir görüntü sergilese de- gün geçtikçe artan samimi bir ilişki kurarlar.








Karakterler üzerinde minik analizler



Jeff Winger (Joel McHale) grubun assolisti. Tam bir üç yüz beş yüz kağıtçı. Umursamam yan cebime koy tavırları cuk oturuyor üstüne.


Britta Perry (Gillian Jacobs), başlarda Jeff’in dikkatini çekse de dizi onların etrafında dönmüyor. Britta biraz feminist, birazdan fazla da aktivist bir ablamız.



Abed Nadir(Danny Pudi), Troy ile muhteşem ikili. Bölüm sonlarındaki minik programları efsane. Abed tam bir sinema aşığı.




Troy Barnes (Ronald Glover), dizinin en renkli karakterlerinden. Abed'in kankası. Esprileri bol olan bir karakter.



Annie Edison (Alison Brie), grubun en safı, temiz kalplisi. Ve grubun en sevileni.




Shirley Bennett (Yvette Nicole Brown) grubun annesi adeta. Anaç mı anaç. 




Pierce Hawthorne “Chevy Chase“, grubun ağababası. Yaşlı ama esprileri sağlam. 




Türkçe alt yazılı fragmanını bulamadım. 😒
Ama orijinal fragmanlarından
 bazıları şunlar 👇


Komedi dizisi tavsiyesi isteyenlere verdiğim ilk üç diziden bir dizi.
o derece 😉
Bir bölümde Troy daha iyi görünmek, popüler olmak için bir ceket giyiyordu. Ama bu ceket başına bela oluyor, insanlar dalga geçiyordu. Jeff'e gelip ne yapsam diye sorduğunda;
Ceketi giy ya da çıkar, değişmez dostum. Çünkü her ikisini de onlar için yapıyorsun dedi Jeff.
Şakşakşakşak.... 
Böyle ince değdirmelerinin olması da beni cezbetmedi değil 😈



Ancak; her yabancı dizi de olduğu gibi bel altı espriler, uygun olmayan davranışlar felan bu dizi de mevcut.
Biz daha iyisini yapana kadar onlar bu işi böyle yapacaklar. 
İzleme o zaman diyenler varsa çıksın, bloğum kasıyor.



Community'in soundtrackleri soft pop tarzında. Ki benim sevdiğim bir tarz bu 😊
Özellikle: 
🎤Sophie B. Hawkins - As I Lay Me Down
🎤Daylight- Matt and Kim
🎤The 88 - Don't You (Forget About Me)

Buyrun linki;