14 Ocak 2018 Pazar

Burda bir müze var!





ORDA BİR MÜZE VAR UZAKTA 
Orda bir müze var, uzakta, 
O müze bizim müzemizdir.
 Gezmesek de, tozmasak da 
O müze bizim müzemizdir.

 Orda bir lahit var, uzakta, 
O lahit bizim lahitimizdir.
Yatmasak da, kalkmasak da 
O lahit bizim lahitimizdir.

 Orda bir ses var, uzakta, 
O ses bizim sesimizdir. 
Duymasak da, tınmasak da 
O ses bizim sesimizdir.

 Orda bir tümülüs var, uzakta, 
O tümülüs bizim tümülüsmüzdür.
İnmesek de, çıkmasak da
 O tümülüs bizim tümülüsdür.

 Orda bir blog var, yakında,
O blog bizim bloğumuzdur. 
Yorum yapsak da yapmasak da
O blog bizim bloğumuzdur.
  
  Ahmet Kutsi TECER 'in Orda Bir Köy şiirine An Biriktiricisi tarafından yapılmış naziredir.







Naziremden de anlaşılacağı üzere bu hafta Bursa Arkeoloji Müzesi hakkında bir yazı yazdım.
Arkadaşımla Kültür parkını gezerken tevafuken karşımıza çıkan bu müzeyi çok sevdik. 
Giriş fiyatı 5 lira olduğundan rahatça girdik 😊





Bursa Arkeoloji Müzesi, Türkiye’nin ilk arkeoloji müzelerinden bir tanesi. 1972 yılına kadar Bursa Erkek Lisesi'nde sergilenen eserler 1972'den sonra Kültürparkın içndeki yeni binaya taşınmış.

Müzede; Milattan önce 15 milyon yıl öncesi fosil kalıntıları, Bizans’ın son dönemlerine ait Bithynia ve Mysia bölgelerinde bulunmuş eserler ve Anadolu’nun diğer kültürlerine ait birçok eser bulunmaktadır.





Bu eserlernden özellikle insan yaşamına ait olanlar benim çok dikkatimi çekti. Mesela yukardaki fotoğrafta dikiş iğneleri var. 


Bu fotoğrafta da iğne, iplik ve makarayı görüyoruz. Ne kadar ileri ne kadar geri gidersek gidelim bazı şeyler asla kaybolmuyor.



Çok çeşitli su kapları, sürahiler vardı. Su taşımalı yapıldığında bu alanda farklı eserler görmek daha kolay. Sadece ihtiyaç odaklı yapılanlar değil estetik olarak da ince ince düşünüp yapmış oldukları kaplar çok ilginç.



Müzedeki en eski aletlerden biri. Avcı rolüne geçen insanoğlunun ilk kullandığı aletlerden. Taşın şekli, ucuna ek bir taş -sanırım keskinliği artırmak için- taşı ip gibi bir şeyle bağlamaları; çok düşündürücü.









Rivayet odur ki ölenin ardından ağlayanlar gözyaşlarını şişelere doldurur ve ölüyle beraber gömerlermiş. Bu, ölünün ardından gösterilen bir tür vefa ritüeliymiş. Gözyaşlarının doldurulduğu şişelere gözyaşı şişesi denirmiş. Bu şişelerin sembolik olduğu ve çoğu kez mezarda yatanı çeşitli açılardan tasvir ettiği de söylenir. Bu şişelerin hakikatinin tam olarak ne olduğu kaynak yetersizliğinden bilinmiyor.







Lahitlerden çıkartılan mezarlar çok ürkütücüydü. Ölüm gerçeği bu kadar çıplak ilk defa çarpıldı yüzüme.






Bir lahit, bir müze bir de ölüm...




Üst katta sadece paralara ait olan bir kısım vardı.
Sikke basan uygarlıkların başında Lidya var, Grek ve Pers uygarlıkları da onları takip etmiş. 
Bütün bu sikkeler devletin özerklik alameti olarak, devlet namına basılmış.






Müzenin en ilginç, en korkunç ve bir  kadar da muhteşem olan yeri şüphe yok ki Üç Pınar Tümülüsü Araba Buluntuları Salonu.
 1988 Yılında Bursa ve Balıkesir Müzesi ortaklığıyla gerçekleştirilen kurtarma kazısında ortaya çıkan M.Ö. 6.yüzyıla tarihlenen Akhamenidler Dönemine ait Tümülüs aslına uygun, içindeki buluntularla birlikte sergileniyor.
 Tekerlek parçaları ve at koşum takımlarından oluşan buluntular mezar odasının girişi önünde bulunmuş. 




Ben ilk girince mezara kadar giremeden geri döndüm. Flaş açmak da yasaktı.
Arkadaşım giremedi.
Ben ikinci denemem de mezar odasının kapısına kadar yaklaşık bir iki poz alabildim. 😁




Saatin hiç farkına varmadan gezdiğimiz bu müzeye ben bayıldım. Yaklaşık iki saat gezdik -arka bahçeye girmeden- . 
Soğuk, yağmurlu, daha göremesek de karlı günlerde nereye gitsek, ne yapsak sorunsalımıza tek çözüm sinema-avm değil.
Müzeler, müzelerimiz bizi bekliyor.
👋

 Bir sonraki yazı da buluşmak üzere.
Güzel Günler 🌷




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder