24 Aralık 2017 Pazar

Kimsenin Bilemeyeceği Şeyleri Okumak


En son okuduğum en iyi kitaplardan birinin tahliline hoşgeldin... 😗
Öncelikle yazarımız Sinan Canan kim? Bence kendi kaleminden tanıyalım çünkü kendini çok güzel özetlemiş;
Evli ve üç çocuk babası; biyoloji mezunu, fizyoloji doktoru; sinirbilim sevdalısı;
''kaotik ve fraktal'' olan her şeye tutkun; bilgiye ve hikmete dair her öğrendiğini herkese anlatma takıntısından mustarip; hayatın tek bir işle uğraşmak için fazla uzun; insanın ise tek bir işle ömrünü tüketmek için karmaşık olduğuna ikna olmuş; hikmet ve şahitlik peşinde; nefes alan, yemeyi-içmeyi seven; zanları, hataları ve kusurları ile insanlardan bir insan... ''
 Daha çok bilgi için şuraya bir  TIK 



  

''Kavga insanla kader arasında değil artık, insanla kelime arasında...'' (Cemil Meriç)
Kitabın ilk bölümü: Bize Dair.
Dil yaramızın boyutlarını, toplumsal söz yitimi yani afaziyi tam da bizim anlayacağımız ama aynı zamanda artık alıştığımız anormalliklerin farkına varmamızı sağlayan bir anlatımla anlatmış. 
Tıbbi terimler benim çok hoşuma gittiği için bu bölümdeki özellikle beyinle ilgili kısımları zevkle okudum. Bana çok şey öğretti.
Aşkın dönüştüğünü düşünürdüm hep. Bu bölümde bu düşünceme kanıtlar buldum.
Gerçek aşklar dönüşür bence. Sizce?





'' basitlik, gelişmişliğin son noktasıdır.''
(Leonardo da Vinci)
İkinci bölüm; bilime ve inanca dair. İlahiyat öğrencisi olarak kitapta ilgimi en çok çeken bölüm burasıydı.  Özellikle 'evrim' konusu... Kendisine sorulan soruları da paylaşarak açısını geniş tutmasını çok sevdim. Böyle müslüman bilim adamlarına ne kadar çok ihtiyacımız var. Edebiyat yapmak yerine icraat yapan insanlarla diriliş olur, oturduğu yerden reddiye yazan, kendi çelişkilerini giderememiş insan hangi inancın dirilişine ön ayak olabilir ki?




Hangi alanda olursak olalım bilimden kopuk ilerlediğimizde kendi kuyumuzu kendimiz kazmış oluyoruz; bunu bu kısımdan anladım. 
Sırf yadsınamaz bilimsel bulgularla kendi evindeki geleneksel inanç sistemleri arasında çelişkiye düştüğü ve ardından bu çelişki üzerinde ciddi olarak düşünmeyi tercih ettiği için binlerce bilim öğrencisinin, özellikle de biyolog adaylarının -neticede- 'inançsızlığı' seçmek zorunda kalmasının asıl nedeni, savundukları ezberlerin kökeni ve aslı astarı üzerinde düşünme alışkanlığı geliştirme ihtiyacı hissetmeyen Müslümanlardır.


Bu kısmın sonunda '' Bilimle uğraşmak isteyen gençlere minik hatırlatmalar '' kısmı var. Altını çift çizgi çizdim, yapışkanlı kağıtlara yazıp oraya buraya astım;  varın önemini siz anlayın..



Üçüncü ve son bölüm; Kaosa Dair...
Kaos kelimesi; mutlak evrensel düzen anlamına gelen kozmos(cosmos) kelimesinin tam zıddı, yani mutlak anarşi, kargaşa ve düzensizlik anlamında kullanılan bir kelime imiş.
Bir önceki bölüm bilime giriş mahiyetinde olduğu için ve son bölüm olduğu için bu bölümde bolca bilimsel terim vardı. Özellikle '' fraktal '' kelimesinin anlamını  öğrendiğim için çok mutluyum. Öğrenmek ne güzel bir şey, hiç bitmeyecek olan mutluluk...
Ne demek mi fraktal? Hayır kolaycılık yok, lütfen araştırın. Ama size minik bir yardım; şuraya tıklayın ve 





Son söz; tecessüsünüzü diri tutun. Tecessüsle kalın, vesselam.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder