10 Mart 2017 Cuma

Yeter ki sev.





‘Yaşamak, ıstırap çekmektir’ demişti Schopenhauer ve Nietzsche.

‘Yaşamak sevmektir’ demişti St. Augustine. Sevmek, orada olmaktır. Sıradan olanda sıra dışını bulmaktır. Sevmek ver­mektir, affetmektir. Almaktır. Bırakabilmektir. Yanılsamalar­dan özgürleşmektir. Leyla’dan geçmektir sevmek.

Her şey solar, varlık zeval bulur. Şeylerin gelip geçiciliğidir sevmeyi mümkün kılan. Aşkın gittiği her yere ıstırap da ge­lir. Bütün maneviyat ve dinler insanın içindeki o temel ve içsel gerilimi çözmek ister: Aşk ve ıstırap arasındaki gerili­mi. Bu gerilim, bağımlılığın ötesinde bir yerde, özgürlüğü bulma ümidimizi de ifade eder. ‘Döküp varlığı gitmektir, adı aşk’ diyor Eşrefoğlu Rumi.

Aşk ile, seni dünyaya rapteden bağlardan arın Yeniden doğmak için öl, olmak için sev.

Sevmeye kendinden başla. Kendini sev ki ötekini de seve­sin. Kendini bil, kendini kabullen, kendini sev. Önce kendi içinde bir yolculuğa çık, seni bulunduğun yerden daha öteye taşıyacak iç kaynaklarını keşfet. Gösterdiğin çabayı ilerleme ve niteliği fark et.

Kaç zorluğu yendin, kaç savaş kazandın, kaç yenilgiden iyileştin, bak. Kaç kez düştüğün yerden doğruldun. Önce insana kıymet ver, kendi nefsindeki Hz. İnsanı bul. Kendi­ni dinlemeyi, kendine saygı duymayı ve sevdiğinde, işitildiğinden ve saygı duyduğundan emin olmayı öğren.

Kendini tevazu ve saygınlıkla sev, değişmeye, tekamül et­meye hazır olarak. Seni Yaratan’a yakınlaşmak için önce kendini sev, nefsin heva ve heveslerinden özgürleş. Bakış, arzu ve niyetini ıslah et önce. Aşkın köle pazarında sat da ego ve arzularına köle düşmeden sev kendini. Sev ve olmak istediğin kişi olmaya doğru hamle et.

Her yeni günde şaşırarak sev hayatı. En aşina ve sıradan olan şeyde bile sıra dışı bir şey bulacak gibi sev. Bakmayı öğrenmek, sevmeyi öğrenmektir. Aslında tersi de doğru: Sevmeyi öğrenmekle de bakmayı öğreniriz. Anlamak için sevmek gerek. Varlık senden keşif bekliyor, haydi kalk.

Niceliği çoğaltacağına niteliği yoğunlaştır. Aşkı yeniden icat edercesine sev. Dünyayı ürkütmeden sev, aşkı gürül­tüye boğmadan sev. Sevmeyi bilene her şey konuşur: Bir bakış, bir ifade, bir duygu, bir yara, bir yokluk, bir sessizlik. Yargılamadan dinle, yargılamadan sev. Hatta yargılasan bile sev ki hakiki sevgi, budur belki.

Yeter ki sev.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder